16- Arapçada İsim Cümlesi - Müpteda - Haber / Arapça Gramer Dersleri

SIFIRDAN ARAPÇA DERSLERİ / İSİM CÜMLESİ - MÜPTEDA - HABER

Sıfırdan Arapça derslerinin bu dersinde isim cümlesi konusunu işleyeceğiz. Arapça dilinde cümle iki çeşittir: Fiil cümlesi ve isim cümlesi. Fiil cümlesini ve ögelerini önceki derslerimizde görmüştük. Bu Arapça dersimizde ise isim cümlesini ve ögelerini öğreneceğiz. Şimdi hazırsanız “İsim cümlesi” konumuza başlayalım:   

Cümle iki çeşittir: İsim cümlesi ve fiil cümlesi… Türkçede cümle çeşidini belirlemek için yüklemine bakarız. Yüklem isim ise isim cümlesi; yüklem fiil ise fiil cümlesi olur. Mesela: “Ahmet sınıfa girdi.” cümlesinde, yüklem “girdi” kelimesidir ve bu bir fiildir. Bu sebeple, “Ahmet sınıfa girdi” cümlesi bir fiil cümlesidir… “Bugün hava güzel.” cümlesinde ise yüklem olan “güzel” kelimesi isimdir. Bu sebeple, “Bugün hava güzel” cümlesi bir isim cümlesi olmuş olur…

Arapça dilinde ise cümlenin isim cümlesi mi yoksa fiil cümlesi mi olduğunu anlamak için cümlenin ilk kelimesine bakılır. Arapça cümlenin ilk kelimesi fiil ise fiil cümlesi olur. Eğer ilk kelimesi isim cinsinden bir kelime olursa isim cümlesi olur. Başka bir deyişle, isimle başlayan cümlelere isim cümlesi, fiil ile başlayan cümlelere de fiil cümlesi denir: Mesela:   دَخَلَ أَحْمَدُ الصَّفَّ  “Ahmed sınıfa girdi.” cümlesinde ilk kelime olan “dehale” fiildir. Bu sebeple bu cümle fiil cümlesi olarak kabul edilir…  “Ali çalışkandır” manasındaki عَلِىٌّ مُجْتَهِدٌ  cümlesinde ise ilk kelime “aliyyun” dur ve bu bir isimdir. Dolayısıyla bu cümle de bir isim cümlesi olur. Demek, cümle fiil ile başlıyorsa fiil cümlesi; isim cinsinden bir kelime ile başlıyorsa isim cümlesi olur. İsim cümlesi ile ilgili diğer örnekler dersimizin akışında gelecektir.

Arapça dilinde isim cümlesinin 2 temel ögesi vardır: 1- Mübteda, 2- Haber

Mübteda, cümlenin öznesidir. Genellikle isim cümlesinin başında bulunur ve ref durumunda gelir…

Haber ise cümlenin yüklemidir ve mübtedadan sonra gelir. Haber, mübteda hakkında bilgi veren ögedir. Mübtedanın nasıl olduğunu, ne yaptığını, kim olduğunu haber verir… Şimdi, haberin özelliklerini maddeler halinde görelim ve daha sonra örnekleriyle izah edelim:

1- Haber, “Uzundur, kısadır, çalışkandır, büyüktür” gibi tek bir kelime olarak gelebildiği gibi; “evde, masanın üstünde, odada” gibi, Arapçada harf-i cerin mecruru bulunan bir isim olarak da gelebilir… Yine, “önünde, yanında, arkasında, arasında” gibi zarf olarak da gelebileceği gibi; “okula gitti, yemek yedi” gibi bir cümle olarak da gelebilir. Bu maddenin örnekleri birazdan verilecektir…

2- Haber, mübteda gibi ref durumunda gelir. Ancak harf-i cerli, zarf ve cümle içinde geldiğinde ref alameti açıkça görülmez. Ref alametini açıkça göremediğimiz için, “yer itibariyle merfu” anlamında “mahallen merfu” ifadesini kullanırız.

3- Haber nekra olarak gelir ve bu durumuyla sıfat tamlamasından ayrılır.

4- Mübteda, gayr-i âkıl cem’i olduğunda, yani akıl sahibi olmayan varlıkların cemisi olduğunda haber müfred-müennes olarak gelir.

5- Haberin cümledeki yeri de şöyledir: Haber tek bir kelime olduğunda şu kaideler geçerlidir:

1- Mübteda önce haber sonra gelir… 2- Mübteda marife, haber nekra olur… 3- Haber mübtedaya cinsiyet, sayı ve irab açısından uyar…

6- Haber, harf-i cerin mecruru olan bir isim veya zarf olduğunda haber mübtedadan önce gelebilir. Bu durumda mübteda nekra olur. Cümle Türkçeye, “Bir yerde bir kimse veya bir şey var.” şeklinde tercüme edilir.

7- Haber bir fiil cümlesi olabilir. Bu durumda mübteda mutlaka başta gelir ve marife olur. Haber konumunda olan fiil ise cinsiyet ve sayı bakımından mübtedaya uyar.

8- Haber isim cümlesi olarak da gelebilir... Şimdi bu maddeleri teker teker izah edelim ve örnek cümleleriyle pekiştirelim:

Haberin 1. özelliği olarak şu maddeyi zikretmiştik:

Haber, “Uzundur, kısadır, çalışkandır, büyüktür” gibi tek bir kelime olarak gelebildiği gibi; “evde, masanın üstünde, odada” gibi, Arapçada harf-i cerin mecruru bulunan bir isim olarak da gelebilir… Yine, “önünde, yanında, arkasında, arasında” gibi zarf olarak da gelebileceği gibi; “okula gitti, yemek yedi” gibi bir cümle olarak da gelebilir… Şimdi bu maddenin örneklerini verelim:

عَلِىٌّ مُجْتَهِدٌ   “Ali çalışkandır” cümlesinde; “aliyyûn” mübteda, “müctehidun” ise haberdir. Gördüğünüz gibi, haber tek bir kelime olarak gelmiştir…

اَلشَّجَرَةُ فِى الْحَدِيقَةِ   “Ağaç bahçededir.” cümlesinde ise; “eşşeceratü” mübteda; “fi-l hadiikati” ise haberdir. Gördüğünüz gibi, burada haber, harfi cerin mecruru bulunan bir isim olarak gelmiştir…

اَلسَّيَّارَةُ أَمَامَ الْبَيْتِ   “Araba evin önündedir.” cümlesinde ise; “seyyaaratü” mübteda, “emaame” ise haberdir. Kendi içinde ise, “emaame” muzaf, “elbeyt” ise muzafun ileyhtir. Gördüğünüz gibi, burada haber, zarf olarak gelmiştir…

 اَلْوَلَدُ خَرَجَ مِنَ الْبَيْتِ   “Çocuk evden çıktı.” cümlesinde ise; “elveledü” mübteda, “harace” ise haberdir. Kendi içinde ise, “harace” fiil, “minel beyt” ise mef’uldür. Gördüğünüz gibi, burada haber, fiil olarak gelmiştir…

Bu 4 misalden anladık ki: Haber bazen tek bir kelime olarak, bazen harf-i cerin mecruru bulunan bir isim olarak, bazen zarf olarak ve bazen de cümle olarak gelebilir…

Haberin 2. özelliği olarak şöyle demiştik: “Haber, mübteda gibi ref durumunda gelir. Ancak harf-i cerli, zarf veya cümle içinde geldiğinde ref alameti açıkça görülmez. Ref alametini açıkça göremediğimiz için, yer itibariyle merfu anlamında “mahallen merfu” ifadesini kullanırız…” Mesela:

اَلْبَيْتُ كَبِيرٌ   “Ev büyüktür.” cümlesine bakalım: Bu cümlede “elbeytü” mübteda, “kebiirun” ise haberdir. Gördüğünüz gibi hem mübteda ref durumunda hem de haber ref durumundadır. Burada ref durumu açıkça görülürken; haber zarf olarak geldiğinde; mesela, اَلسَّيَّارَةُ أَمَامَ الْبَيْتِ   “Araba evin önündedir.” denildiğinde, ref alameti açıkça gözükmemektedir. İşte bu durumda, yer itibariyle merfu anlamında “mahallen merfu” ifadesini kullanırız…

Haberin 3. özelliği olarak: “Haber nekra olarak gelir ve bu durumuyla sıfat tamlamasından ayrılır.” demiştik… Sıfat tamlaması konusunda verdiğimiz bir örneği burada hatırlayarak bu maddeyi açalım: اَلْقَلَمُ الْجَدِيدُ   “Yeni kalem” manasına gelir ve bu bir sıfat tamlamasıdır. Burada “el-kalem” kelimesi “mevsuf”tur. “el-cediid” kelimesi ise “sıfat”tır. Gördüğünüz gibi, sıfat tamlaması marifeli olarak gelmiştir. Hâlbuki isim cümlesindeki haber, nekra olarak gelir; marife olarak gelmez. Mesela,

 اَلْبَيْتُ كَبِيرٌ   “Ev büyüktür” cümlesinde, haber olan” kebiirun” kelimesi nekradır. Bu cümle, marifeli olarak, اَلْبَيْتُ الْكَبِيرُ   şeklinde söylenmez. Demek, isim cümlesinde haber nekra olarak gelmekte ve bu özelliği ile sıfat tamlamasından ayrılmaktadır…  Buna göre, “Kalem kısadır” manasında,  اَلْقَلَمُ قَصِيرٌ  deriz. Haberi marifeli olarak; اَلْقَلَمُ الْقَصِيرُ  demeyiz. O halde kaideyi bir daha tekrar edelim: İsim cümlesinde haber nekra olarak gelmekte ve bu özelliği ile sıfat tamlamasından ayrılmaktadır…

Haberin 4. özelliği olarak da şöyle demiştik: “Mübteda, gayr-i âkıl cem’i olduğunda, yani akıl sahibi olmayan varlıkların cemisi olduğunda haber müfred-müennes olarak gelir.” Bu maddeye şu misali verebiliriz: اَلْبَيْتُ كَبِيرٌ   “Ev büyüktür.” cümlesinde “elbeyt” kelimesi “gayr-i akıl” yani akılsız varlıklardandır. Kelime müfred olduğu için haber müfred-müzekker olarak gelmiştir. Eğer “elbeyt” kelimesini cemi olarak zikredersek, o zaman haber müfred-müzekker olarak değil; müfred-müennes olarak gelmelidir. Yani bu durumda, “evler büyüktür” demek için, اَلْبُيُوتُ كَبِيرَةٌ  demeliyiz. Demek, mübteda gayr-i âkıl cemi olduğunda, haber müfred-müennes olarak gelmektedir.

 Bu ve bunun gibi birçok gramer dersini kolaylıkla öğrenmek için TIKLAYINIZ!!!

Başka bir misalle bu kaideyi pekiştirelim: اَلنَّهْرُ جَمِيلٌ   “Nehir güzeldir.” cümlesinde, “en-nehr” mübteda; “cemiil” ise haberdir. Mübteda müfred olduğu için haber de müfred-müzekker olarak gelmiştir. Eğer “en-nehr” mübtedasını cemi olarak söylesek, bu durumda haber müfred-müennes olarak gelecektir. Zira “en-nehr” gayr-i âkıl cemidir. Mübteda, gayr-i âkıl cemi olarak geldiğinde haber müfred-müennes olarak gelir. Bu durumda  اَلْأَنْهَارُ جَمِيلَةٌ   "Nehirler güzeldir." deriz…

Bir örnek daha verelim: اَلسَّيْفُ طَوِيلٌ   “Kılıç uzundur.” cümlesinde, “seyf” mübteda; “taviil” ise haberdir. Mübteda müfred olduğu için haber de müfred-müzekker olarak gelmiştir. Eğer “sayf” mübtedasını cemi olarak söylesek, bu durumda haber müfred-müennes olarak gelecektir. Zira “sayf” gayr-i âkıl cemidir. Mübteda, gayr-i âkıl cemi olarak geldiğinde haber müfred-müennes olarak gelir. Bu durumda اَلسُّيُوفُ طَوِيلَةٌ   "Kılıçlar uzundur." deriz… O halde kaidemizi bir daha tekrar edelim: “Mübteda, gayr-i âkıl cem’i olduğunda, yani akıl sahibi olmayan varlıkların cemisi olduğunda haber müfred-müennes olarak gelir.”

Haberin 5. özelliği olarak da şöyle demiştik: Haberin cümledeki yeri de şöyledir: Haber tek bir kelime olduğunda şu kaideler geçerlidir: 1- Mübteda önce haber sonra gelir… 2- Mübteda marife, haber nekra olur… 3- Haber mübtedaya cinsiyet, sayı ve irab açısından uyar…

Şimdi bu maddelerle ilgili örnek cümlelere geçiyoruz: اَلطَّالِبُ مُجْتَهِدٌ   “Öğrenci çalışkandır.” cümlesine bakalım: Bu cümlede “ettaalibu” mübteda; “müctehidun” ise haberdir. Gördüğünüz gibi, mübteda haberden önce gelmiştir. Mübteda marife, haber ise nekradır. Ve Haber mübtedaya cinsiyet bakımından uymuştur; ikisi de müzekkerdir. Sayı cinsinden uymuştur; ikisi de müfreddir. Ve irab cihetinden uymuştur; ikisi de merfudur…

Şimdi cümlemizi müsenna olarak, اَلطَّالِبَانِ مُجْتَهِدَانِ   “İki öğrenci çalışkandır.” şeklinde ifade edelim: yine mübteda haberden önce gelmiştir. Mübteda marife haber nekradır. Haber mübtedaya cinsiyet bakımından uymuştur; ikisi de müzekkerdir. Sayı cinsinden uymuştur; ikisi de müsennadır. Ve irab cihetinden uymuştur; ikisi de merfudur… Daha önce öğrendiğimiz gibi müsennanın ref alameti eliftir

Şimdi de cümlemizi cemi olarak, اَلطُّلاَّبُ مُجْتَهِدُونَ   “Öğrenciler çalışkandır.” şeklinde ifade edelim: yine mübteda haberden önce gelmiştir. Mübteda marife, haber ise nekradır. Haber mübtedaya cinsiyet bakımından uymuştur; ikisi de müzekkerdir. Sayı cinsinden uymuştur; ikisi de cemidir. Ve irab cihetinden uymuştur; ikisi de merfudur… Daha önce öğrendiğimiz gibi ceminin ref alameti vavdır…

Şimdi başka bir cümleye bakalım: اَلْمُعَلِّمَةُ نَاجِحَةٌ   “Bayan öğretmen başarılıdır.” cümlesinde, Mübteda haberden önce gelmiştir. Mübteda marife haber ise nekradır. Haber mübtedaya cinsiyet bakımından uymuştur; ikisi de müennestir. Sayı cinsinden uymuştur; ikisi de müfreddir. Ve irab cihetinden uymuştur; ikisi de merfudur…

Şimdi cümlemizi tesniye olarak ifade edelim: اَلْمُعَلِّمَتَانِ نَاجِحَتَانِ   “İki bayan öğretmen başarılıdır.” cümlesinde, mübteda yine haberden önce gelmiştir. Mübteda marife haber ise nekradır. Haber mübtedaya cinsiyet bakımından uymuştur; ikisi de müennestir. Sayı bakımından uymuştur; ikisi de müsennadır. Ve irab cihetinden uymuştur; ikisi de merfudur… Müsennada ref alameti elif idi bir daha hatırlatalım…

Şimdi de cümlemizi cem’i olarak ifade edelim: اَلْمُعَلِّمَاتُ نَاجِحَاتٌ   “Bayan öğretmenler başarılıdır.” cümlesinde, mübteda yine haberden önce gelmiştir. Mübteda marife haber ise nekradır. Haber mübtedaya cinsiyet bakımından uymuştur; ikisi de müennestir. Sayı cinsinden uymuştur; ikisi de cem’idir. Ve irab cihetinden uymuştur; ikisi de merfudur…

Haberin 6. özelliği olarak da şöyle demiştik: “Haber, harf-i cerin mecruru olan bir isim veya zarf olduğunda haber mübtedadan önce gelebilir. Bu durumda mübteda nekra olur. Cümle Türkçeye “Bir yerde bir kimse veya bir şey var.” şeklinde tercüme edilir.” Şimdi bu kaidenin misallerine bakalım:

Mesela, اَلشَّجَرَةُ فِى الْحَدِيقَةِ   “Ağaç bahçededir.” manasına gelir. Bu cümlede “eşşeceratü” mübteda; fi-l hadiikati” ise haberdir. Bu cümle yerine; فِى الْحَدِيقَةِ شَجَرَةٌ   dersek, mana “Bahçede bir ağaç vardır.” olur. Bu cümlede; “fi-l hadiikati” haber; “şeceratün” ise mübtedadır. Gördüğünüz gibi, haber harf-i cerin mecruru olan bir isim olduğunda, haber mübtedadan önce gelebilmektedir. Bu durumda mübteda da nekre olmuştur…

Şimdi de başka bir cümleye bakalım: اَلسَّيَّارَةُ أَمَامَ الْبَيْتِ   “Araba evin önündedir.” manasına gelir. Bu cümlede “esseyyaaratü” mübteda; “emaame” ise haberdir. Kendi içinde; “emaame” muzaf; “elbeyt” ise muzafun ileyhtir… Bu cümle yerine; أَمَامَ الْبَيْتِ سَيَّارَةٌ   dersek, mana “Evin önünde bir araba var.” olur. Bu cümlede; emaame” haber; “seyyaaratün” ise mübtedadır. Gördüğünüz gibi, haber zarf olduğunda, haber mübtedadan önce gelebilmektedir. Bu durumda mübteda yine nekra olmuştur…

Haberin 7. özelliği olarak da şöyle demiştik: “Haber bir fiil cümlesi olabilir. Bu durumda mübteda mutlaka başta gelir ve marife olur. Haber konumunda olan fiil ise cinsiyet ve sayı bakımından mübtedaya uyar.” Şimdi bu kaidenin misallerine bakalım:

Mesela, “Çocuk evden çıktı.” cümlesi Türkçeye göre fiil cümlesidir. Arapçaya göre ise hem fiil cümlesi hem de isim cümlesi olarak ifade edilebilir. Buna göre:

 خَرَجَ الْوَلَدُ مِنَ الْبَيْتِ  dediğimizde, “Çocuk evden çıktı.” manasına gelir ve fiil cümlesidir. Bu cümlede “harace” fiil; “elveledu” fail; ve “mine-l beyti” ise mef’uldür… Bu cümleyi isim cümlesi olarak ifade edecek olursak; الْوَلَدُ خَرَجَ مِنَ الْبَيْتِ  deriz. Bu durumda, “elveledü” mübteda; “harace” ise haber olur. Haber cümlesini incelersek; “harace” fiil; “o” manasındaki gizli “hüve” fail; “mine-l beyt” ise mef’uldür. bu cümlede “elvedü”ye fail diyemeyiz. Çünkü fail, fiilden sonra gelir. Bu sebeple, gizli “hüve” ye fail deriz… İşte bu durumda haber, bir fiil cümlesi olmuş olur… Gördüğünüz gibi; haber, fiil cümlesi olduğunda mübteda başta gelmiştir. Aynı zamanda mübteda marifedir. Haber konumunda olan fiil ile de hem cinsiyet hem de sayı bakımından uymuştur. İkisi de müzekkerdir ve ikisi de müfreddir…

Şimdi bu cümleleri tesniye olarak inceleyelim:  خَرَجَ الْوَلَدَانِ مِنَ الْبَيْتِ  “İki çocuk evden çıktı.” manasına gelir ve fiil cümlesidir. Bu cümlede “harace” fiil; “elveledaani” fail; ve “mine-l beyti” ise mef’uldür. Gördüğünüz gibi, fiil cümlesinde, fail ister müfred, ister müsenna, isterse cemi olsun, fiil müfred gelir… Bu cümleyi isim cümlesi olarak ifade edecek olursak; الْوَلَدَانِ خَرَجَا مِنَ الْبَيْتِ  deriz. Bu durumda, “elveledaani” mübteda; “haracaa” ise haber olur. Kendi içinde ise; “harace” fiildir; tesniye alameti olan “elif” faildir. Ve“minel beyt” ise mefuldür… Gördüğünüz gibi; haber, fiil cümlesi olduğunda mübteda başta gelmiştir. Aynı zamanda mübteda marifedir. Haber konumunda olan fiil ile de hem cinsiyet hem de sayı bakımından uymuştur. İkisi de müzekkerdir ve ikisi de müsennadır…

Şimdi de bu cümleleri cemi olarak inceleyelim:  خَرَجَ اْلأَوْلاَدُ مِنَ الْبَيْتِ  “Çocuklar evden çıktı.” manasına gelir ve fiil cümlesidir. Bu cümlede “harace” fiil; “el-evlaadu” fail; ve “mine-l beyti” ise mef’uldür. Gördüğünüz gibi, fiil cümlesinde, fail cemi iken, fiil müfred gelmiştir. Bu meseleyi zaten fiil cümlesinde öğrenmiştik… Bu cümleyi isim cümlesi olarak ifade edecek olursak;  اَلْأَوْلاَدُ خَرَجُو مِنَ الْبَيْتِ deriz. Bu durumda, “el-evlaadu” mübteda; “haracuu” ise haber olur. Gördüğünüz gibi; haber, fiil cümlesi olduğunda mübteda başta gelmiştir. Aynı zamanda mübteda marifedir. Haber konumunda olan fiil ile de hem cinsiyet hem de sayı bakımından uymuştur. İkisi de müzekkerdir ve ikisi de cemidir…

Şimdi de başka örneklere bakalım:

خَرَجَتِ الْبِنْتُ مِنَ الْبَيْتِ  “Kız evden çıktı.” demektir. Bu bir fiil cümlesidir… Bu cümleyi isim cümlesi olarak ifade etmek istersek; اَلْبِنْتُ خَرَجَتْ مِنَ الْبَيْتِ deriz. Bu durumda “elbintü” mübteda; “haracet” ise haberdir. Gördüğünüz gibi; haber, fiil cümlesi olduğunda mübteda başta gelmiştir. Aynı zamanda mübteda yine marifedir. Haber konumunda olan fiil ile de hem cinsiyet hem de sayı bakımından uymuştur. İkisi de müennestir ve ikisi de müfreddir…

 Bu ve bunun gibi birçok gramer dersini kolaylıkla öğrenmek için TIKLAYINIZ!!!

Şimdi bu cümleleri tesniye olarak ifade edelim:

خَرَجَتِ الْبِنْتَانِ مِنَ الْبَيْتِ  “İki kız evden çıktı.” demektir. Bu bir fiil cümlesidir… Bu cümleyi isim cümlesi olarak ifade etmek istersek; اَلْبِنْتَانِ خَرَجَتَا مِنَ الْبَيْتِ deriz. Bu durumda “elbintaani” mübteda; “haracetaa” ise haberdir. Gördüğünüz gibi; haber, fiil cümlesi olduğunda mübteda başta gelmiştir. Aynı zamanda mübteda yine marifedir. Haber konumunda olan fiil ile de hem cinsiyet hem de sayı bakımından uymuştur. İkisi de müennestir ve ikisi de tesniyedir…

Şimdi bu cümleleri cemi olarak ifade edelim:

خَرَجَتِ الْبَنَاتُ مِنَ الْبَيْتِ  “Kızlar evden çıktı.” demektir. Bu bir fiil cümlesidir… Bu cümleyi isim cümlesi olarak ifade etmek istersek; اَلْبَنَاتُ خَرَجْنَ مِنَ الْبَيْتِ  deriz. Bu durumda “elbenaatü” mübteda; “haracne” ise haberdir. Gördüğünüz gibi; haber, fiil cümlesi olduğunda mübteda yine başta gelmiştir. Aynı zamanda mübteda yine marifedir. Haber konumunda olan fiil ile de hem cinsiyet hem de sayı bakımından uymuştur. İkisi de müennestir ve ikisi de cemidir…

Yine mesela:

خَرَجْتُ مِنَ الْبَيْتِ  “Evden çıktım.” demektir. Bu bir fiil cümlesidir… Bu cümleyi isim cümlesi olarak ifade etmek istersek; اَنَا خَرَجْتُ مِنَ الْبَيْتِ  deriz. Bu durumda “ene” mübteda; “haractü” ise haberdir. Gördüğünüz gibi; haber, fiil cümlesi olduğunda mübteda yine başta gelmiştir. Aynı zamanda mübteda yine marifedir. Zamirlerin marife olduğunu daha önce öğrenmiştik. Haber konumunda olan fiil ile de hem cinsiyet hem de sayı bakımından uymuştur.

Haberin 8. özelliği olarak da şöyle demiştik: “Haber isim cümlesi olarak da gelebilir.” Şimdi bu kaidenin örneklerini verelim:

Mesela, حَدِيقَةُ عَلِىٍّ وَاسِعَةٌ   “Ali’nin bahçesi geniştir.” demektir. Bu cümlede haber olan “vaasiatün” tek bir kelimedir… Eğer haberi isim cümlesi olarak söyleyecek olursak, عَلِىٌّ حَدِيقَتُهُ وَاسِعَةٌ  deriz. Bu durumda, “aliyyün” mübteda; “hadiikatühü vaasiatün” haberdir. Gördüğünüz gibi, haber isim cümlesi olarak gelmiştir. Bu durumda; “hü” zamiri mübteda, “vaasiatün” ise haber olur.

Başka bir örnek daha verelim:

وَالِدُ زَيْنَبَ مُهَنْدِسٌ   “Zeyneb’in babası mühendistir.” demektir. Bu cümlede, “vaalidu zeynebe” mübteda; “mühendisun” ise haberdir. Burada haber olan “mühendisun” tek bir kelimedir… Eğer haberi isim cümlesi olarak söyleyecek olursak, زَيْنَبُ وَالِدُهَا مُهَنْدِسٌ  deriz. Bu durumda, “zeynebu” mübteda; “vaaliduhaa mühendisun” haberdir. Gördüğünüz gibi, haber isim cümlesi olarak gelmiştir. Bu durumda; “hü” zamiri mübteda, “mühendisun” ise haber olur… Görüldüğü gibi, bu durumda haber cümlesinin mübtedasında, asıl mübtedanın yerini tutan bir muttasıl zamir bulunur.

Sıfırdan Arapça derslerinden isim cümlesinin, ögelerini ve özelliklerini bu şekilde öğrendikten sonra, şimdi Kuran’da geçen bazı isim cümlelerini görelim. Öğrendiğimiz kaideleri Kuran'da inceledikçe Kuran'a olan aşinalığımız artacak ve Kuran'ı anlama yolunda adım adım ilerleyeceğiz. Şimdi gelin Kuran'a kulak verelim:

أَنْتَ مَوْلاَنَا

Sen bizim Mevlamızsın. (Bakara 286)

نَحْنُ عُصْبَةٌ

Biz kalabalık bir cemaatiz. (Yusuf 8)

وَهُوَ مِنَ الصَّادِقِينَ 

Ve o doğru söyleyenlerdendir. (Yusuf 27)

لَهُ اْلأَسْمَاءُ الْحُسْنَى

En güzel isimler O’na mahsustur. (Taha 8)

نَحْنُ نَرْزُقُكَ

Biz sizi rızıklandırıyoruz. (Taha 132)

اَلرَّحْمَنُ عَلَّمَ الْقُرْآنَ

Rahman (olan Allah) Kur’an’ı öğretti. (Rahman 1-2)

وَأَزْوَاجُهُ أُمَّهَاتُهُمْ

Eşleri onların analarıdır. (Ahzab 6)

نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُمْ مَعِيشَتَهُمْ

Onların geçimlerini aralarında biz paylaştırdık. (Zuhruf 32)

يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ

Allah’ın eli onların ellerinin üzerindedir. (Fetih 10)

مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ

Muhammed Allah’ın resulüdür. (Fetih 29)

نَحْنُ اَنْصَارُ اللَّهِ

Biz Allah’ın yardımcılarıyız. (Saf 14)

Şimdi de geldik konu testimize. Bakalım isim cümlesi konusunu ne kadar iyi anladınız. Hazırsanız başlayalım:

1- “…. olmak üzere iki çeşit cümle vardır.” ifadesinde boşluğa ne gelmelidir?

A- İsim cümlesi, sıfat cümlesi

B- İsim cümlesi, fiil cümlesi

C- Fiil cümlesi, zarf cümlesi

Doğru cevap B, İsim cümlesi, fiil cümlesi

2- Hangisi isim cümlenin ögelerinden değildir?

A- Mübteda 

B- Fail

C- Haber

Doğru cevap B, fail isim cümlenin ögelerinden değildir?

3- Bunlardan hangisi doğrudur?

A- Haber mübtedadan önce gelebilir.

B- Haber mübtedadan önce gelmez.

C- İsim cümlesinden mübteda yüklem demektir…

Doğru cevap A, Haber mübtedadan önce gelebilir.

4- Şu cümlenin haberi hangisi olmalıdır?

اَلدَّرْسُ ...    

A-  اَلسَّهْلُ   B-  سَهْلٌ    C-  سَهْلَةٌ   

Doğru cevap B

5- “Bahçede iki ağaç vardır.” cümlesinin Arapçası şunlardan hangisidir?

A- اَلشَّجَرَتَانِ فِى الْحَدِيقَةِ     

B- فِى الْحَدِيقَةِ شَجَرَةٌ 

C- فِى الْحَدِيقَةِ شَجَرَتَانِ 

Doğru cevap C

6- Mübtedanın irabı nasıldır?

A- Merfudur   B- Mecrurdur  C- Mansubdur

Doğru cevap A, Mübtedanın irabı merfudur.

7- Şu ifadelerden hangisi yanlıştır?

A- Haber zarf olarak gelebilir.

B- Haber harf-i cerli, zarf veya cümle şeklinde geldiğinde ref alameti açıkça görülmez. Bu durumda “mahallen merfu” ifadesini kullanırız.

C- Mübteda nekra, haber ise marife olur

Yanlış olan C dir. Zira tam tersi, mübteda marife, haber nekra olur.

8- Şu ifadelerden hangisi yanlıştır?

A- Mübteda gayr-i âkıl cemi olduğunda haber müfred-müennes gelir.

B- Haber mübtedaya cinsiyet, sayı ve irab bakımından uyar.

C- Haber, sıfat tamlamasında olduğu gibi marife olur.

Yanlış ifade C dir. Zira haber marife değil, nekra olur ve nekra olmakla sıfat tamlamasından ayrılır.

9- Haber bir fiil cümlesi olduğunda şu ifadelerden hangisi yanlıştır?

A- Mübteda mutlaka başta gelir ve nekra olur.

B- Mübteda mutlaka başta gelir ve marife olur.

C- Haber konumunda olan fiil cinsiyet ve sayı bakımından mübtedaya uyar.

Yanlış ifade A dır. Zira haber, bir fiil cümlesi olduğunda mübteda başta gelir ve nekra değil, marife olur.

Sıfırdan Arapça derslerinden İsim cümlesi konusunu burada tamamladık. Bu konuyu anladığınızdan yüzde yüz emin olduğunuzda bir sonraki konuya, Sıfırdan Arapça derslerinden zamirler konusuna geçebilirsiniz. Bir sonraki derste buluşuncaya kadar Allaha emanet olun.

 Bu ve bunun gibi birçok gramer dersini kolaylıkla öğrenmek için TIKLAYINIZ!!!